top of page
Ara

Budva'dan Perast'a MONTENEGRO

  • Yazarın fotoğrafı: murat cengizer
    murat cengizer
  • 21 Kas 2023
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Eki 2024

Monoton hay-huya veda etmek iyi gelecekti sinirlere.


Balkan haritasına baktık; Yunanistan Schengen istiyor, Bulgaristan ruha işlemiyor, Sırbistan 'deniz'siz, Arnavutluk tanımsız, Makedonya fazla tanıdık, Kosova etnik gerilim modunu açmış, mesafeli...


Yabancı, daha yabancı olsun ama bizi çeksin alsın içine derken küçük Adriyatik ülkesi Karadağ, nam-ı diğer Montenegro'yu işaretledik. Vizesiz, kırtasiyesiz, sadece bir pasaportla Adriyatik kıyılarına yerleşme fikri neden cazip olmasın ki? Hem yol uzun olmayacak, hem de kalabalıkları, manik koşturmaları bagajımızda bırakacaktık.


Düşündüğümüz gibi oldu. Montenegro gezisi henüz İstanbul havalimanında bayram havasıyla başladı. Çok sesli, mütevazı bir uçakla Avrupa'nın minik başkentlerinden Podgorica'ya 1.5 saatte iniyorduk.


Fotoğraf Kaynak: montenegrosubmarine.me


Kapıda yolcuları sadelik karşılamaya başladı, yüzümüzü allayıp pullayan neonları, vip araç ordusunu hiç görmedik. Modern bir hangardan hallice olan havaalanında ne yer hizmetleri ordusu ilişti gözümüze, ne içimizden geçen -iç hat dış hat- zombi akını...



İlk olarak Venedik deniz gücünden, 150 yıl önce bizden, sonrasında Tito Yugoslavyası'ndan, akabinde Sırbistan'dan da kopan Karadağ'ın başkentinden bu defa biz kopuyor, Hırvatistan'ın güneyine doğru 1.5 saatlik otobüs yolculuğuna başlıyorduk.


İlk adres şirin sahil kenti Budva...


Adriyatik kıyılarını İtalyanlar'la karşılıklı paylaşan Güney Slavlar'ın fiesta kenti...


2500 yıllık kent bizdeki turizm açıklarını tarihi tecrübeyle kapatmayı öğrenmiş olmalı ki standardı ve hijyeniyle mutfağı mutfak, oteli otel gibi... Doğal ile lüks birbirini gölge etmeksizin sokaklarda, caddelerde yer tutmuş.


Fotoğraf kaynak: commons.wikimedia.org


Hal böyle olunca, insanlar da tatile içindeki çocuklarla çıkıyor. Kimse kimseyi taciz etmiyor; Adriyatik sahilinde ne çığırtkan "buyrun efenim"cileri görüyoruz, ne dürtüsel bakışlarını... Karadağlılar ilgili yaklaşıyor turiste.

Otele yerleşiyoruz. Gece yarısı kıyı restoranlarında mürekkep balıklı, karidesli, ahtapot bacaklı siyah risottoların, malzemeden kaçmayan İtalyan pizzalarının, bureklerin(bizim böreğe öyle diyorlar), Balkan ve Macar mutfağının trafiği başımızı döndürüyor.


Budva ilginç bir yerleşim...Kentte bütün yollar Orta Çağ'a çıkıyor. Eski şehir anlamına gelen Stari Grad(old town) hemen içine yuvarlıyor insanı. Kale kapısından dar sokaklara girdiğimizde barlar, kafeler, salaş restoranlar, hediyelik eşya satan rengarenk dükkanlar, fırıncılar, dondurmacılar ve kiremit rengine çalan Karadağ bayraklı Ortodoks kiliseleri yanımızdan akıp geçiyor. Orta Çağ kenti bir anda Venedik mimarisi, modası ve mutfağının sergi salonuna dönüşüyor.


Kalenin karşısında Sveti Stefan adası var ama Stefan'a giriş eğer 5 yıldızlı otel müşterisi değilseniz kolay değil, belki restoranlar üzerinden euro bazlı kozlarınızı oynayabilirsiniz. Ama old town bizdeki Kaleiçi/Antalya'nın daha Romalı'sı, daha gezilebilir ve yaşanabiliri...



Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Budva'nın geceleri ise alabildiğine canlı... Jadran, Porto, Kuzina deniz mahsülleri konusunda taht kavgasına tutuşan yerler...Mekanlar dolu ama hınca hınç değil. Ünlü plajlar Mogren, Becici ve Jazz, 11 bin nüfuslu kenti geceleri kum partilerine çekiyor, gündüzleri serin sulara...




Özellikle Sveti Nikola adasının kumlarına ulaşmak isteyenler için 10 dakikada bir merkezden tekne kalkıyor.




Karadağ'da ikinci rota Kotor... Körfez ekonomisinden dolayı kentin turizmi Budva'ya göre daha gelişmiş durumda... Ancak gelişimin yan etkisi şehir trafiği... İstanbul'dan biraz hallice...


Bölgenin Adriyatik'e bakan bütün kıyı kesiminde Arnavutluk, Hırvatistan, Avusturya, Macaristan ve Almanya plakalı araçları görüyoruz, körfezde dev yolcu gemileri özellikle yazın saat farkıyla sıralanıyor.


Kotor'un 'eski şehir'i Stari Grad da Venedik etkisinde... Dar sokaklarını kahve kokulu kafeler, Orta Çağ taş duvarlarıyla uyumlu barlar, kedi müzesi, çamaşır asılı tarihi evler, kurabiyeciler, kiliseler ve yemyeşil Skurda nehri renklendiriyor.


Deniz tarafına bakan kale kapısı üzerinde Yugoslav lider Tito'nun sözleri dikkatimizi çekiyor: "Bize ait olanı istemeyiz ancak bizim olanı vermeyiz." Efsane ismin sözleri çok şey söylüyor ama Yugoslavya bugün galiba 7 parçaya ayrılarak 'veriliyor'.




Tarihi bölgeden ayrışmak isteyenler var bu arada. Kuytu sahil Dobrota'yı adımlıyorlar. İç sesinin fabrika ayarlarına çeki düzen vermek isteyenlerin uğrak mekanı...Kafalar dingin, etraf sessiz, kitap ve kahveler hazır...Az insanı, az konforu çok huzura bağlayan masalsı kasaba...


Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org/wiki/Dobrota


Yürüyüşten keyif alanları 1350 basamaklı Kotor Kalesi beklerken, tercihi yüzmekten yana olanlar Kula plajına hareketleniyor Kotor'da. Kenti 1.5 km yukarıdan gören Lovcen Milli Parkı da düşük yoğunluklu olmasına rağmen gezilecek yerler listesinde tik atılan bölgelerden...



Ve Perast... Sıralamada son kıyı kasabası olduğu için üstünde çok durmadığım ama ciddi ciddi yanıldığım en Adriyatik köy...Montenegro'nun zaman-mekan ilişkisini en doğal şekilde yansıtan beldesi...



Kotor'a 10 dakikalık mesafede bulunan, Tivat havaalanı üzerinden de doğrudan ulaşılan Perast'ta kalabalıklar muhteşem şekilde eriyor.



Beldenin iki Orta Çağ adası St. George ve Kayaların Leydisi, kafelerde yerel bira Niksiçko ve üzüm şarapları eşliğinde turistlere Adriyatik dinginliği yaşatıyor. Leydi'ye ayrıca ziyaret için kıyıdan tekneler kalkıyor.


Venedik manastırlarının yamaç sırtlarında konumlandığı kasaba, old town'lardan sıkılanlar için hedef nokta...


Ezcümle, Karadağ kıyılarında Tivat alışveriş, Budva ve Kotor tarih ve canlı gece hayatıyla iç içeyken, Perast ruh tazeliği arayan münzeviler için özerk bir balıkçı kasabası görünümünde...


Masalsı köy, "Karadağ'ı bir kez daha ziyaret edersem açılışı Perast'la yapmalıyım" dedirtiyor.






Kommentare


Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

Finike Cad. Elmalı ANTALYA 07700

©2019 by SADE KAHVE. Proudly created with Wix.com

bottom of page