Antik lavabonun izinde Arykanda...
- murat cengizer

- 2 May 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Ara 2024
“Keşfe giden yolda zekanın fazla rolü yok. İnsanın bilincinde bir sıçrama olur ki siz buna ister sezgi deyin, ister başka bir şey…”.
Einstein bu sözlerle doğaçlama çıkılan gezileri de kastetmiş olabilir mi bilmiyorum ama rotamız keşfe giden yolda 2400 yıllık sarp bir uygarlığa uzanıyor. Arykanda’dayız, Akdeniz’in 'en yüksek kayalığı ve yanındaki yer'de…

Deniz, kum, güneş…
Antalya turizmini bu üçlü tek başına özetlemeye yetiyor. Ama başta Rusya, Ukrayna ve Almanya olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden kente “göç” eden turistler için artık bu sacayağı bir anlam ifade etmiyor.
Öyle ki bacasız sanayide artık yaylaların, inanç kültürlerinin, yerel gurme noktaları ile antik medeniyetlerin de yadsınamayacak bir ağırlığı var. Antalya’da bu noktaları içine alan ilginç yerlerden biri Arykanda… Bölge Teke yarımadasının iç kısımlarını merak edenler açısından ilginç bir antik labirent…
Yalnız Köyü’ne hoş geldiniz.
Geçtiğimiz günlerde Hakan Altun’un arabadan atlayıp Yalnız tabelasının yanında çektirdiği fotoğraf ilgi odağı olmuş, sosyal medyada hafta sonu köyün ismi kadar yeri de aranmıştı. Finike-Elmalı karayolunda önce o tabelayla karşılaşıyoruz.
Aşk hayatında mutlu sona ulaşamayanlar köyün giriş tabelası önünde sosyal medya hazırlığı yapıyor. Yalnız’dan sonra Beydağları’nın ilk keskin tırmanışı başlarken, Finike-Elmalı karayolunu ortalayan Arif köyüne varıyoruz. Köyün doğal kaynak-medeniyet ilişkisiyle ilgili gezginlere söyleyeceği çok şey var. Çünkü bir su cenneti olan Arykanda'nın da bu bölgeye kurulduğunu fark ediyoruz.
Arif’i geçmek üzereyken yolun sağında en sarp yükseltiye doğru kamyonlar art arda diziliyor. Burası gürül gürül akan şelalelerden adını alan Aykırtça …
2.Fotoğraf: mynet.com
Batı Toroslar’ın sarp noktasından çıkan pınarlar dağ keçilerinin meraklı bakışları eşliğinde yol kenarında bir dizi köy çeşmesine dönüşmüş. Aykırtça suyun enerjisinden dolayı seviliyor olmalı. Susuzluğun giderilmesinin ardından közde Türk kahvesi, keçiboynuzu, gözleme ya da süt mısır molası burada saatlerce sürüyor.
Yaylalardan denize gidenlerin bir bölümü sabahın erken saatlerinde kahvaltıyı burada yaparken, Avlan gölü üzerinden salınan bisikletçiler de 40 km pedal çevirmeden ilk molayı buz gibi suların başında yine bu noktada veriyor.
Bu keyfi grup halinde ilkbaharda yaşayanlardanım. Arykanda’ya Elmalı ovasından bisikletle ulaşmanızı tavsiye ederim, çünkü yolculuk tipik antik Likya yürüyüşü tadında…
Likya kereste kalesi
Arykanda Persler’den Likya Birliği’ne, Büyük İskender’in ürkütücü egemenliğinden Roma İmparatorluğu’na kadar bu sarp noktada kimliğini, alışkanlıklarını koruyabilmiş bir medeniyet.
İsmi antik literatüre bu nedenle 'en yüksek kayalığın yanındaki yer' diye giriyor.
Ancak bölge bizde 1838’e kadar yok hükmünde... Aynı yıl İngiliz araştırmacı Charles Fellows’un kazıları sonucu kent gün yüzüne çıkarılıyor.
Beydağları’nın güney kısmına konumlandığı için Arykanda medeniyetinin de başlangıç noktası olarak kabul ediliyor.

Devrin özellikle kaya mezarları ile sikkeleri Likya Federasyonu’nun kalabalık bir merkezine tanıklık ediyor. Kent bir dönem yarımadanın kereste ihtiyacını tek başına karşılar olmuş. Bunun ticarete yansıması Arykanda'yı kendine yeten bir yerleşke noktasına getirmiş.
Teraslarda su mühendisliği
Arykanda en belirgin haliyle bir teras mimarisi… Kent kat kat… Bunu “aşağı ve yukarı mahalle” diye okumak da mümkün…
Alt terasta gymnasium (fizik kondisyon merkezi) ve çatı hizasına dek bütünlüğünü koruyabilmiş hamam karşılıyor bizi. Yukarı terasa doğru yürüdüğümüzde de bir alan derinliği dikkatimizi çekiyor.
Tiyatro, dönemin konser salonu odeon, atletizm parkuru stadion ve ağdalı meclis tartışmalarının yapıldığı agora üst katta sıraya dizilmişler.

Kentin doğu yönündeki dükkanlarını art arda geçtiğimizde Helios Tapınağı çıkıyor karşımıza. Yunan mitolojisinde “güneşin ta kendisi” anlamına geliyor Helios. Dualar eşliğinde ona atlar kurban ediliyor.
Batı yönüne yürüdüğümüzde ise dönemin gösterişli villaları mevcut…Zemindeki mozaikler devrin zenginlik göstergesi…Belki Rodoslu bir kereste tüccarının gösterişli yayla evine çıkıyor yol, kim bilir?
Arykanda’nın en karakteristik özelliği ise bir su cenneti olması…Şehrin neredeyse her noktasında su kanalı var. Doğal kaynaklar bölge insanına su mühendisliğini öğretmiş.
Arykandalılar kayalara oydukları ince hatlarla çevre kaynaklardaki suyu şehrin her noktasına taşımayı başarmış. Devrin ilk lavabosu ile atık suyu şehirden uzaklaştıran yer altı şebekesi gezginlerin en uğrak yürüme yolları üzerinde yer alıyor.
Nasıl gidilir?
Arykanda Antalya antik kentleri arasında finale varılması en kolay güzergahlardan birine sahip. Kente Aykırtça çeşmelerini geçmeden sağa kıvrılarak ulaşılabiliyor. 1 km’lik köy yolu doğrudan kente çıkıyor. Korkuteli yönünden gelenlerin ise Aykırtça’nın içinden geçip kent tabelasını takibe almaları yeterli…

Tarihin akışına fazlasıyla uyumlu gözüken çeşmelerin başında iyi bir köy kahvaltısı yapmanızı tavsiye ederim.
Kahvaltıya “en yüksek kayalığın yanındaki yer”de yaban keçilerinin yarı gergin bakışları eşlik edecek.
Agoradan bazilikaya, hamamdan yapısı bozulmamış antik lavaboya, Helios’tan tiyatroya Arykanda’da görülecek bir dizi estetik hatıra var.
Yandaki giriş tabelasını geçince ruhunuzu keşfe hazırlayın!..






















Yorumlar