Kardan adam Porsuk...
- murat cengizer

- 27 Şub 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Ara 2022
Eskişehir…Bir İç Anadolu Venedik’i.. 66 bin üniversite öğrencisinin yaşam ünitesi… Kuru ayazıyla meşhur kenti bu kez kardan adamların arasında ziyaret ettik. İşte Porsuk ve Adalar’dan lapa lapa satırlara düşenler…

Kütahya ile Uşak’ın sınırını belirleyen en yüksek dağından (Murat Dağı) sular süzülecek, o su, Tokul köyünden itibaren bozkırın ortasında kendine yollar aça aça bir vahaya dönüşecek. Suyun adı Porsuk, vahanınki Eskişehir olacak.
Böyle bir coğrafi güzellemenin içinden geliyor kent. Ama şu sıralar helvası, çiğ böreği, Kalabak suyu ya da insana dokunan müzelerinden ziyade kentin ayazını bile gölgede bırakan İzlanda soğuğu oluyor dikkatimizi çeken.
Eskişehir’i, Anadolu bozkırının bu kendine has bölgesini, karlar altında gezmeyi her zaman sevmişimdir. Sakarya nehrinin bu en uzun kolu (448 km) şehri iki parçaya bölerken, her daim Venedik enstantaneleri sunar.
Adalar karlar altında
Eskişehir’i üç ayrı dönemde yaşayan şanslı gezginlerdenim. Şehre ilk 90’ların sonunda İletişim öğrencisi olarak geldim. Porsuk, tekstil fabrikasının kumaş rengiydi. Kariyer yıllarımda da yolum stadına çok düştü, yayıncı kuruluş adına Eskişehirspor’un Süper Lig maçlarını anlattım. Şimdi ise bir yol hikayecisi olarak uyumayan şehrin sokaklarındayım.
Bölge kar altında, Porsuk temiz ve yine buz tutmuş. Tülomsaş-Adalar arasında kar tipiye dönüşüyor. Nehir boyunca insanlar sıcak mekanlara çekiliyor.
Yarım kilometrelik Adalar hattında kafeler, restoranlar, kitapçılar, marketler ve çay bahçeleri o hınca hınç havasından çoktan sıyrılmış. Porsuk ender yalnızlığının tadını çıkarıyor.

Şair Fuzuli ve Atatürk Caddeleri arasında kalan alanı bu şekilde yakalamak aslında zor… Akşamları sokak lambalarının nehre vuran parıltısı şehre büyüleyici bir hava katıyor.
Porsuk’u izlerken, gondol ve tur teknelerinin karın dondurucu etkisinden kurtulmak için brandalarıyla iskeleye çekildiğini fark ediyoruz. Geceleri don var, turlar şimdilik iptal…

Köprübaşı…Her yol ona çıkıyor
Eskişehir’i kalabalık bulanların kaçırmaması gereken ara dönem ise Ocak-Şubat ayları…
Tatilden ötürü kentte trafik rahatlamış, öğrenci mekanları ıssız günlerini yaşıyor.
Buna yıllar sonra yağan sıkı kar da eklenince Köprübaşı bile ıssızlaşıyor.
Bölge Cengiz Topel’i, İki Eylül’ü, Şair Fuzuli ve Sivrihisar’ı, hatta Barlar Sokağı’nı kavşağında toplamasına rağmen fazlasıyla sakin…
Köprübaşı’nın en karakteristik binası ise şüphesiz Büyükşehir Belediyesi’ne ait Porsuk Konuk Evi…
Lambalarındaki gün ışığı sıcaklığıyla fotoğraflarda başköşeyi alan tarihi yapı, şehrin adeta simge merkezi… Dünyayı gören gezginleri bir an Prag’a, Budapeşte’ye götürüyor.
Odunpazarı, Sazova ve Masal Şatosu’na kar engeli…
Köprübaşı’nın araç trafiğine kapalı caddeleri, İki Eylül ve Doktorlar, (-13) dereceyi bulan soğukla beraber Porsuk nehri gibi buzlanmaya başlıyor.
Sıkıntılı durum birçok müze için de geçerli… Odunpazarı Tarihi Evleri’nin ara sokakları kısmen açılmış olsa da katlı otoparkların kapıları kilitli… Bölgede hareket yok.
Kentpark karlar altında… Tepebaşı’ndaki Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı da 8 yaşındaki Masal Şatosu’yla birlikte tadilata çekilmiş. 23 dönümlük Japon bahçesinin kardan gözükmediği parkta sadece Minyatürk Dünyası Şaheserleri’nin sergilendiği açık alana giriş var, tabii zeminde 15 cm kar kalınlığıyla…
Kızıltoprak’taki Kanlıkavak Parkı da yürüyüş ve bisiklet yollarıyla küçük Kalamış havasında…Kara rağmen gençler yine de nehir çevresinden ayrılmıyor.
Odunpazarı’na doğru loş sokak lambaları altında arabaların giremediği caddeler, turuncu tramvay vagonlarıyla daha estetik görünüyor gözümüze. 74 durak boyunca yolcu taşıyan vagonlar durmaksızın kalabalığı eritiyor. Sultan Reşad tarafından yaptırılan 106 yaşındaki Reşadiye Camii de karların altında eşsiz görünüyor.

Bu arada, bölgenin dar ama kült çiğ börek mekanları ile lokantalarına Reşadiye ve Kurşunlu camileri çevresinde artık daha modern ölçekli alternatifler eklenmiş. Odunpazarı eski sınırları içinde kalarak büyüyebilen özel bölgelerden…
4000 metre karelik Eti Arkeoloji Müzesi, Arasta, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Lületaşı Müzesi, Balmumu Heykeller Müzesi vb. pek çok yapı Odunpazarı’nı arşa taşıyor.
Değişen kent…
Eskişehir öğrenci kitlesine rağmen damar tıkanıklığı da yaşamayan bir şehir… 900 binlik nüfus, ortak yaşam kültürü içinde yönetilebilir bir organizasyona dönüşmüş.
Devrim arabasının vitrine çıktığı Tülomsaş Müzesi’nden Haller Gençlik Merkezi’ne kadar yürürken bile şehir bu anlayışı yansıtan örneklerle dolu…

Hat Boyu Bulvarı ilginç bir meydan olmuş, tren yolu güzergahının değişmesi şehre nefes aldırmış.
Ulus Anıtı, İstasyon Caddesi’ne bambaşka bir hava katmış, sanki öğrencilik günlerimin geçtiği Bağlar’da yürümüyorum. Ancak geniş meydanına rağmen araç yollarının darlığı bir yönüyle sınıfta kalıyor.
Karlar altında yürürken bir Porsuk-Adalar günlüğünü noktalıyoruz.
Ne diyelim, İzlanda soğuğunda bile bu kent insanı kışkırtıyor.










Yorumlar