İstasyon
- murat cengizer

- 23 Ağu 2020
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Kas 2023
Beğiş ovasında salınırken sağ kolda karşılaşıyorum onunla.
Öküzgözü'ne az kala...
Korkuteli'nin hantal yayılmışlığı henüz geride kalmış,
Ne serkeş bir ev var etrafta, ne yeni açılmış bir "öz" şişçi dükkanı...
Mart sonunda (-6) dereceyle geçilen ovada önce kendisinin ıssız direnci dikkatimi çekiyor,
Sonra yaşanmışlığı...

Deposu, mazot tankı, kırık dökük pencereleri, baba figürlü iki ağacı ve artık asfalt altı toprağı gözüken yarığıyla bir emekli gülüşüne dönüşüyor, bir üniformalı Kore gazisine...
İçinde saldığı yabani köklerle "Biz daha ölmedik" der gibi ama kalbinde ritim bozukluğu çoktan başlamış.
Pasıyla bütün olmuş mat beyazı usul usul gülümsüyor.
Hatta biri gövdesine kırmızı çizgisini çekmiş: "Yaklaşma" diyor galiba.
Ya hala kendi yağında kavrulan taş duvarına ne demeli?
Başında ne sigaralar yakıldı zamanında, ne nefesler alındı,
Ne küçük tarihleri kimlerle yazdı kim bilir? Ne aşkları konuşturdu, ne bugün var/yarın yok siyasetler yaptırdı
İstasyon belki 70'ler Türkiye'sinden çıkıp gelmiştir, kutuplardan...
Milliyetçi cepheler mazotunu alırken, Karaoğlan'ınkiler yoldaş sigara paketlerine uzanmaya başlamıştır.
Belki Özal'ın minik Amerikanlaşma'sının içinde doğmuş da olabilir. Buram buram kavruk 80'lerde kurulmuştur iskeleti.
İçinden ne tamahkar tüccar hırslarını, köşe dönmecileri, ne köylü kurnazlıklarını geçirmiştir. İstasyonda zengin daha zengin, fakir daha fakir kalmış olmalı.
Kamyon kamyon, römork römork...
Nefeslenmek isteyene mütevazı kapılar da açılmıştır ama.
Eminim, şimdinin morg girişini hatırlatan beyaz ampulleriyle değil, bildiğin amber sıcaklığıyla, sıra sıra günışığıyla karşılamıştır geleni geçeni.
Tuvaleti hela geçmişinden gelmiştir, modern değildir ama köy temizliği bulaşmıştır lavabosuna.
Ağaçlarının bedenleri, basenleri kireçten geçirilmiştir belki.
Şimdiki petrol devlerinin vitrinlerini de ömrü boyunca hiç görmemiş, hırs da etmemiştir.
Ama gözlemeyi saran yörük eller ayranı da uzatmayı bilmiştir yolculara.
Ne bileyim, gerilim yazarı Keith Ablow'un bir karakteriyle ilgili dediği geliyor aklıma:
"Konuştuktan sonra söylediklerine verilen gerçek tepkileri yakalamak istercesine, uzun bir süre karşısındakine bakmak gibi bir alışkanlığı vardı."
Beğiş'te biri yıllarca konuşuyor,
Şimdi bize uzun süre bakıyor her geçişte!..





Yorumlar