Bi' Kavanoz değil!..
- murat cengizer

- 23 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 gün önce
Sarayın geniş mermer basamaklarını çıkar. Karşısında tahtta henüz üç ayını doldurmuş III. Ahmed vardır. Padişah’a heyecanla tam da Fenerbahçe’de vermeyi düşündüğü ziyafeti anlatmak üzeredir ki Silahtar Ağa kendisine yaklaşır, mühr-ü hümayunu ister.
Kavanoz Ahmed Paşa’nın sonudur bu. Dünyası başına yıkılmış, Sadrazam Fenerbahçe’den bahsederken garip şekilde koltuk kayıp gitmiştir altından.
Şu sıralar madem Mourinho'nun yaptığı final tartışılıyor, o zaman yarım kalan aşklarda sıra Paşa’nın olmalı. Hem bizim Portekizli’yle bir dizi ortak noktası da yok değil.
Mesela:
Biri Rus asıllı köleyken sadrazamlığa kadar yükseldi, diğeri Lizbon sayfiyesinden tırnaklarıyla 5 kez Avrupa’nın zirvesini kazıdı
Biri Enderun çıkışlıydı, matematik, fen, teoloji gördü; diğeri Lizbon Teknik'tendi, Sir Booby Robson, Van Gaal taktiği okudu.
Biri isyanda babasını kaybetti, diğeri Roma’dan kovulana kadar ihtiraslı ruhunu…
Biri Basra’yı, Musul’u, Lübnan'ı yönetti, Vali oldu; diğeri Chelsea’yi, Madrid’i yönetti, Inter’e sittinsene göremeyeceği 5 ardışık kupa kaldırttı, “special one” oldu.
Biri “Gerileme”nin perdesini açan Karlofça’nın ardından başa geçti, diğeri 10 yıldır işlemeyen hesap verme refleksinin içine içine doğdu.

Biri Edirne Sarayı’nda sır katibiydi, diğeri Boğa Heykeli’nin oralarda sırra kadem bastı
Biri hesap bilirdi, hazine kethüdası oldu; diğeri 3-5-2’ciydi, hesabı Seyrantepe’den döndü
Biri Sultan II.Mustafa’nın tuğrasını çekti, bütün yazışmalara imza attı; diğeri gazetecilere ayar çekti, lige havlu attı.
Biri Köprülü Hacı Hüseyin'in damadıydı, diğeri Ali Koç’un tutulduğu dolu…
Biri kayınbabası Başbakan olunca Girit muhafızlığını bıraktı, diğeri son kozunu oynayan Başkan'ın “yapı var” demesiyle hocalığı…

Biri aynı kayınbabanın torpiliyle Anadolu Hisarı’nda yalıya yerleşti, diğeri boğazda Four Seasons’a…
Biri Divan-ı Hümayun’a nişancı seçildi, diğeri Okan Buruk’un burnuna nişan aldı.
Ahmed Paşa hazineyi boşaltandı, Mourinho Fener’in kasasından 67 milyon avroyu boca eden...
Biri İstanbul’da Sadrazam'dı, diğeri Roma’da Neron…
Biri II.Mustafa’yı tahttan indiren Edirne Vakası'nın üzerine geldi, diğeri 99 puanla rekor kıran Arap İsmail İsyanı’ndan doğdu.
Birine şişman ve kısa boylu olduğu için "kavanoz" dendi, diğerine büyük maç fakiri olduğu için “the crying one.”
Kavanoz’u en başından beri Padişah takibe almıştı, Jose’yi Şükrü Saracoğlu…
Biri Ağustos’ta geldi, yeni yılı göremedi; diğeri yaz başı geldi, kendini bulamadı.
Biri 88 günde sadaretten düştü; diğeri 42 günde Saracoğlu’ndan, gözden…
Biri yönetimiyle Sultan’ı kızdırdı, diğeri yenik pehlivanı güreşe doyuramadı.
Biri teamüllerin dışına çıkıp Rus elçisini “Size güvenimiz yok” deyip azarladı, diğeri gazetecinin “Neden her maçta farklı 11?” sorusuna, “25 tane bozuk param var. Bunları havaya atıyorum. Masanın üstünde kalan paralardakileri ilk 11’e alıyorum” cevabını verdi. Cevaptan çok çıplaklıktı bu, kral çıplaklık...
Birinin başını rüşveti, liyakatsizliği yedi; diğerininkini 5 derbinin 4’ünde sıfır çeken derin kadrosu...
Biri İlmiye’nin gözünde ucube-i heykeldi, diğeri Cruyff’un gözünde “asla futbol adamı olamayan bir negatif!”
Birine rüşvetçi dendi, diğerine tazminatçı…
Macaristan, Kuzey Romanya, Ukrayna, Mora ve Dalmaçya sadece bir imzayla elden giderken biri Edirne'de nişancıydı, diğeri son 10 yılı 7 kez ikincilikle savuşturan Cumhuriyet’in cepten yiyen son varisi...
Biri İstanbul’dan bir çektiriyle Sakız’a sürüldü, diğerine İstanbul’dan “çektir git” dendi, gitti.
Biri yapamayınca adaya sığındı, diğeri 26 kupasıyla “yapı”ya…
Biri başaramayınca milletin gözünde açgözlü, cimri oldu; diğeri EYT'li special one...

Biri 50’lerinde tükenince son nefesini verdi; diğeri 60’larında tükenince “Şampiyon zaten lig başlamadan belli olmuştu” dedi.
Biri vahşi kıskançlığını tımarlamaya çalıştıkça battı, diğeri “Türk ligi kötü kokuyor” diyerek hakem tırmaladı.
Biri Kapıkulu ordusunun desteğine rağmen sıfır çekti, diğeri FETÖ terörüne ilk yürekli kurşunu atan Fenerbahçe ordusuna rağmen solda sıfır kaldı.
Osmanlı birinden sonra Büyük Pedro’nun Ukrayna iştahlı ordusunu durdurdu; Tottenham diğerinden sonra düze çıktı, Avrupa şampiyonu bile oldu.
Biri Padişah’ın gözüne girmek için görgüsüz bir ziyafetten bile medet umdu, diğeri son maçına 6764 seyirciyle çıkabildi.
Ne diyelim, yarım kalan aşklarda Kavanoz Ahmed Paşa hiç mi hak etmiyor sarı-lacivert koltuğu? Aklı hala Fenerbahçe’de değil mi?
Hal böyleyken, Paşam, o sene bu sene!..





Yorumlar